31 Ekim 2009 Cumartesi

Çocuğa Uygulanan Şiddetin Sonuçları

ÇOCUK VE ERGEN PSİKİYATRİ UZMANI DR. ÇEVİKASLAN: ''ENSEST İLİŞKİLER, TÜRKİYE'DE ÜZERİ KAPATILAN, HATTA DAHA DA ACISI, ÜZERİ KAPATILMASI HERKES İÇİN EN HAYIRLISI OLARAK GÖRÜLEN BİR DURUM'' -''ÇOCUK EVDE ŞİDDET GÖRÜRSE BUNU KENDİSİ DE UYGULAYACAKTIR. BU NEDENLE EVDE ELİMİZİ VE DİLİMİZİ TUTACAĞIZ''

Çocuk ve Ergen Psikiyatri Uzmanı Dr. Ahmet Çevikaslan, ''Ensest ilişkiler, Türkiye'de üzeri kapatılan, hatta daha da acısı, üzeri kapatılması herkes için en hayırlısı olarak görülen bir durum'' dedi.
Çevikaslan, Kayseri Barosu Çocuk Hakları Komisyonu tarafından düzenlenen ''Çocuğa Uygulanan Şiddetin Psikolojik, Sosyolojik ve Hukuki Sonuçları'' konulu panelde, erkeklerde fiziksel şiddet, isim takma, hor görme, küfür gibi eylemlerin, kızlarda ise sözel tacizler ve cinsel şiddetin daha fazla görüldüğünü söyledi.
İsim takma, itip kakma gibi eylemlerin artık gençler arasında normalleştiğini vurgulayan Çevikaslan, şöyle devam etti:
''Şiddet reyting aracı haline getirildi. Özellikle magazin programlarına bakın, ünlüler birbirleriyle atışıyor. Bu ünlüler, çocukların hayran olduğu kişiler. Bunları yapımcılara ilettiğiniz zaman (o saatte çocuklar izlemesin, ne yapalım) gibi pişkince cevaplar verebiliyorlar. Bizim meslektaşlarımız da sanki çok kolaymış gibi (çocuklara izlettirmeyin) diyorlar. Sadece televizyonlar değil, video oyunları da son 10-20 yıldır çocuklar tarafından çok sık oynanıyor. Bunun adına da (stratejik oyun) diyorlar. Bu oyunlarda adam kaçırıyorlar, adam öldürüyorlar, adam yaralıyorlar. Sabahlara kadar uykusuz kalıyorlar.''

-''GERÇEKLİK VE FANTEZİ''

Bir televizyon dizisindeki karakterinin, son dönemlerde 12-16 yaş grubu ergenler ve yetişkinler tarafından model alındığını iddia eden Çevikaslan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bakıyorsunuz, okullarda siyah takım elbiseli gençler dolaşıyor. Daha önce bu öğrencilere kesinlikle ceket giydiremezdiniz. Siyah takım elbiseyle dolaşan gençleri artık biz de seanslarımızda da görmeye başladık. Gerçeklik ve fantezi birbirine karışabiliyor. Çocuklar, bunları gözlem, taklit ve en önemlisi özdeşim yoluyla öğreniyor.''
Son dönemlerde gelişen teknolojinin ''siber şiddeti'' yaygınlaştırdığını da öne süren Ahmet Çevikaslan, çocukların ve gençlerin birbirlerini internet ya da cep telefonları ile taciz ve tehdit ettiklerini anlattı.
Türkiye'de siber şiddetin oranının, çocuklarda yüzde 30-40'lara kadar ulaştığını dile getiren Çevikaslan, bunların çoğundan ebeveynlerin haberinin olmadığının altını çizdi.
Seçim sürecindeki Türkiye'de, çocukların ''politik şiddete'' de maruz kaldıklarını ifade eden Çevikaslan, şöyle konuştu:
''Politik şiddetin olduğu, çeşitli ideolojilerin çocukları kullandığı ortamlar, sadece çocuğu istismar etmiyor, çocukluğunu da istismar ediyor. Bir kuşağı tehdit ediyor. Bir kuşak ciddi manada tehlike altında oluyor. Dünya görüşü ve bakış açısı bu şekilde şekilleniyor. Sadece bir çocuğu değil, o dönemde büyüyen çocukların tamamını istismar ediyorsunuz. İşte görüyorsunuz, sokaklarda taş atan veya pankart taşıyan küçük çocukları. Bu da şiddetin ta kendisidir. Çocuk bu durumun farkında değil. Onları büyükler koruyacak.''

-ENSEST İLİŞKİLER-

Cinsel istismar konusu üzerinde ciddiyetle durulması gerektiğine dikkati çeken Çevikaslan, şu bilgileri verdi:
''Cinsel istismar, hem fiziksel şiddettir hem duygusal şiddettir hem de toplumsal bir ayıptır. Bazı zamanlar dehşet içinde kalıyorum. Bu durum toplumsal ayıbımız olarak duruyor. Adli Tıp Kurumu'nda yaklaşık 3 ay kadar bilirkişi olarak görev yaptım. Tacizin o kadar çok çeşidini gördüm ki. Özellikle ensest ilişkiler. Bu, Türkiye'de üzeri kapatılan, hatta daha acısı, üzeri kapatılması herkes için en hayırlısı olarak görülen bir durum. Karşıma 15 yaşında kız çocuğu geldi, amcasından hamile. Rapor verseniz ceza 15 yıldan başlayacak, ancak verdiğimiz rapor çocuğun hayatını da belirleyecek. Dışarıda töre bekliyor. 40 katır mı, 40 satır mı misali. Dışarı çıkacak ya evlenecek ya ölecek ya da başka bir şey olacak. O amca da evin varlıklı amcası, sponsoruysa, olay işin içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Gerçekten bu konu toplum olarak üzerinde durmamız gereken ayıplarımızdan birisidir.''
Şiddetin toplumsal problem olarak kabul edilmesi gerektiğini dile getiren Çevikaslan, artık bunun dünyanın problemi haline geldiğini anlattı.
Türkiye'nin yasal mevzuatını bu doğrultuda yeniden düzenlemesi gerektiğini vurgulayan Çevikaslan, şöyle dedi:
''Madem ki şiddet ikili ilişkilerden kaynaklanıyor, ikili ilişkilerdeki orantısız güç kullanımından kaynaklanıyor, o zaman çocuklarımıza açık iletişimi öğretmeliyiz. İki insan birbiriyle konuşamadığı zaman birbirini ikna etmek için güç kullanır. Onun için iletişimi öğretmeliyiz. Bu da aileden geçer. En başta anne babalar olarak çocuklarımıza açık iletişimi, sağlıklı iletişimi öğretmeliyiz. Bu konuya aileler kadar öğretmenler, dizi ve film yapımcıları, siyasi partiler de dikkat etmelidir. Hassas davranmalıdır. Çünkü bu çocuk için olduğu kadar toplum için bir problem, ülkenin problemidir. Çocuk evde şiddet görürse bunu kendisi de uygulayacaktır. Bu nedenle evde elimizi ve dilimizi tutacağız.'' (AA)

Hiç yorum yok:

Özel Arama