Sangu, zayıflamak isteyenlerin ”şok diyet” olarak nitelendirilen, kısa sürede fazla kilo vermeyi sağlayan diyetlere aldanmamalarını istedi.
Özel bir hastanede görev yapan Sangu, yaptığı yazılı açıklamada, şişmanlığın
birçok kişinin ortak derdi olduğunu, bu nedenle çok sayıda diyet önerisi
bulunduğunu, ancak bilimin bu diyetlerin küçük bir bölümünü doğru kabul ettiğini bildirdi.
Şişmanlığın bir estetik sorun olmaktan öte bir hastalık olarak kabul
edildiğini, artık kilolu olan kişilerin sağlığı için zayıflama çabasında olduğunu
anlatan Sangu, yapılan araştırmaların, kilo vermenin sayısız faydasını ortaya
koyduğunu vurguladı.
Sangu, bir kişinin kilo vermeye başladığı andan itibaren insülin direncinin
düştüğünü, dokuların insülini kullanmaya başladığını, kan şekerinin dolayısıyla
açlığın kontrol altına alındığı belirtti.
Kilo kaybının kolesterol ve yüksek tansiyonu düşürdüğünü, kalp-damar
hastalığı riskini azalttığını, bağışıklık sistemini güçlendirdiğini, hatta
depresyona yatkınlığın bile azaldığını ifade eden Sangu, ”Ancak tüm bu yararlar
kontrollü ve dengeli bir şekilde kilo verildiği zaman ortaya çıkıyor. Sağlıklı ve
kalıcı kilo vermek için haftada 0,5-1 kilogram kaybı yeterlidir. Vücut
ağırlığının yüzde 10-15′ini kaybetmek pek çok hastalık riskini azaltabilir”
dedi.
***************************************************************************
4 Temmuz 2010 Pazar
Burnunuzu yavaş silin
Burun silme, insanın büyürken vazgeçmesi gereken alışkanlıklarından biridir. Çocukluğunuzda belki de ebeveyniniz burnunuzu silmeniz için sizi desteklemiştir. Aslında burnunuzu yavaş silmenizin bir sakıncası yoktur, yeter ki olanca gücünüzle sümkürmeyin.
Virginia Üniversitesi’nden bazı bilim adamları nezle olan insanlar sık sık sümkürdüklerinde nezlenin daha uzun sürdüğünü saptamışlardır. Öte yandan burunlarını kâğıt mendille silenlerin nezlelerinin sanıldığı kadar kötüleşmediği de ortaya çıkmıştır.
Virginia Üniversitesi’nden bazı bilim adamları nezle olan insanlar sık sık sümkürdüklerinde nezlenin daha uzun sürdüğünü saptamışlardır. Öte yandan burunlarını kâğıt mendille silenlerin nezlelerinin sanıldığı kadar kötüleşmediği de ortaya çıkmıştır.
Apandisit genel bilgiler
Apandisit vücudumuzun neresindedir ?
Apandisit körbağırsağın solucana benzeyen uzantısıdır. 7.5 cm. ile 12,5 cm. kadar uzunlukta, kalın bağırsak başlangıcının altında, karnın sağ kısmındadır. Normal zamanlarda bir kurşun kalem kalınlığındadır.
Fonksiyonu nedir ?
İnsanlarda hiçbir fonksiyonu yoktur ve hayvanlardan insanlara kalmış bir organ olduğu tahmin edilir.
Apandisit hastalığı nedir ?
Apandisit, apandisitin etrafının iltihabıdır. Etrafına yayılan iltihaplanma bütü jtı bünyeye bulaşır. Kötü iltihaplanma hallerinde apandisit iltihapla dolabilir. İltihaplanma, apandisit duvarının dışına yayıldığı zaman kangrenli olmaya yüz tutabilir ve apandisiti patlatabilir.
Apandisit neden ileri gelir ?
Apandisit bakterilerden ileri gelen iltihapları veya sertleşmiş bir cerahat parçasının apandisite kan akımını durdurmasından ve buradaki kan damarlarınım tıkanmasından ileri gelebilir.
Apandisit hastalığı ne kadar yaygındır ?
Antibiyotik çağından önce karın bölgesindeki ameliyatların en yaygın olanlarından biri apandisitti. Bugün apandisit halleri çok daha az görülmektedir. Apandisite genellikle 20, 30 ve 40 yaşlarındaki kişilerde rastlanılır. Çocuklarda ve gençlerde de apandisit görülebilir. Üç yaşından daha ufak çocuklarda ise bu hastalığa pek nadiren rastlanılmaktadır.
Apandisit vakaları azalmakta mıdır ?
Evet. Açıklaması mümkün olmayan nedenlerden günümüzde, yirmi otuz yıl öncesine göre apandisit vakalarına çok daha az rastlanmaktadır.
Apandisit meyve çekirdekleri veya çiklet gibi cisimlerin yutulmasından ileri gelebilir mi ?
Hayır.
Apandisit bir aile hastalığı olabilir mi veya kalıtımla geçebilir mi ?
Hayır.
Hangi tür apandisitler vardır ?
a. Had apandisit. Bu tür apandisit genellikle karın krampları, baş dönmesi veya kusma, karının sağ alt kısmında hissedilen bir sancı ile kendisini gösterir. Bu belirtiler aniden ortaya çıkabilir veya birkaç saat içerisinde yavaş yavaş oluşabilir.
b. Tekrarlanan apandisit. Bu hafif apandisit belirtileri ile kendisini gösterir, derhal ortadan kaybolur ve birkaç ay veya birkaç yıl sonra yeniden meydana gelebilir.
Apandisit körbağırsağın solucana benzeyen uzantısıdır. 7.5 cm. ile 12,5 cm. kadar uzunlukta, kalın bağırsak başlangıcının altında, karnın sağ kısmındadır. Normal zamanlarda bir kurşun kalem kalınlığındadır.
Fonksiyonu nedir ?
İnsanlarda hiçbir fonksiyonu yoktur ve hayvanlardan insanlara kalmış bir organ olduğu tahmin edilir.
Apandisit hastalığı nedir ?
Apandisit, apandisitin etrafının iltihabıdır. Etrafına yayılan iltihaplanma bütü jtı bünyeye bulaşır. Kötü iltihaplanma hallerinde apandisit iltihapla dolabilir. İltihaplanma, apandisit duvarının dışına yayıldığı zaman kangrenli olmaya yüz tutabilir ve apandisiti patlatabilir.
Apandisit neden ileri gelir ?
Apandisit bakterilerden ileri gelen iltihapları veya sertleşmiş bir cerahat parçasının apandisite kan akımını durdurmasından ve buradaki kan damarlarınım tıkanmasından ileri gelebilir.
Apandisit hastalığı ne kadar yaygındır ?
Antibiyotik çağından önce karın bölgesindeki ameliyatların en yaygın olanlarından biri apandisitti. Bugün apandisit halleri çok daha az görülmektedir. Apandisite genellikle 20, 30 ve 40 yaşlarındaki kişilerde rastlanılır. Çocuklarda ve gençlerde de apandisit görülebilir. Üç yaşından daha ufak çocuklarda ise bu hastalığa pek nadiren rastlanılmaktadır.
Apandisit vakaları azalmakta mıdır ?
Evet. Açıklaması mümkün olmayan nedenlerden günümüzde, yirmi otuz yıl öncesine göre apandisit vakalarına çok daha az rastlanmaktadır.
Apandisit meyve çekirdekleri veya çiklet gibi cisimlerin yutulmasından ileri gelebilir mi ?
Hayır.
Apandisit bir aile hastalığı olabilir mi veya kalıtımla geçebilir mi ?
Hayır.
Hangi tür apandisitler vardır ?
a. Had apandisit. Bu tür apandisit genellikle karın krampları, baş dönmesi veya kusma, karının sağ alt kısmında hissedilen bir sancı ile kendisini gösterir. Bu belirtiler aniden ortaya çıkabilir veya birkaç saat içerisinde yavaş yavaş oluşabilir.
b. Tekrarlanan apandisit. Bu hafif apandisit belirtileri ile kendisini gösterir, derhal ortadan kaybolur ve birkaç ay veya birkaç yıl sonra yeniden meydana gelebilir.
Kulak, burun vb. deldirme işlemini abartmayın
Kulak memesi deldirilmesi bedenin en az tehlikeli olan bölümüdür. Kulağın diğer yerleri kıkırdak içerir ve kulak memesinden daha uzun sürede iyileşir.
“Bu ülkede yapılan beden deldirmelerinin yansı profesyonel değil amatör kişilerce yapılmaktadır,” diyor Pittsburg Üniversitesi Dişçilik Bölümü profesörlerinden Dennis Ranalli. “Çocuklar bunu kendi aralarında yapmaktadırlar.” Gerçekten de internetten yetmiş beş dolara deldirme işlemi için gerekli olan aletleri içeren bir “pier-cing kit”i almak olasıdır. Bu kitin içinde antiseptik yoktur.
“Şu anda bana gelen bir hastam topluiğneyle gözkapaklannı delmiş. Şimdi gözkapaklan iltihap ve enfeksiyon içinde,” diyor dudaklara yapılan piercing’i inceleyen Dr. Ranalli. Profesörün bizlere piercing’le ilgili anlatacağı birçok korku dolu öykülerden biri de Ludwig anjini (alt çene açısı civarında ağız zemininin flegmonu) ile bakterilerle ilgili endokard iltihabı (kalp dokularının enfeksiyonuydun Dr. Ranalli piercing aracılığıyla HTV mikrobunun bulaştığını, dudak piercing’iyle kan basıncının yükseldiğini belirtiyor.
“Bu tür belirtileri yalnızca piercing yaptırdığınız bölgede hissedip, “Ah, dilim acıyor,” gibilerinden şikâyetlerle sınırlı kalmaz,” diyerek şöyle devam ediyor Dr. Ranalli. “Bu tür şikâyetler çok ciddi, yaşamı tehdit edici boyutta olabilir. Bu tür şikâyetlerin tedavisi de sanıldığı kadar kolay değildir.” Dr. Ranalli korktukları için dişçiye gitmeyen, ama en ilkel koşullarda piercing yaptıran çocuklann durumuna hayret ediyor. “Dişçiye gitmiyorlar ama dillerine kocaman bir delik açmaktan da korkmuyorlar. İşte bu çok garip,” diyor Dr. Ranalli.
Oregon Sağlık Bakanlığı’nın yaptığı bir araştırma bedenin herhangi bir verine yaptırılan piercing’in enfeksiyona neden olma olasılığı kulak memesinin delinmesiyle oluşacak sorunlardan yüzde 50 daha fazla olduğunu ortaya çıkarmıştır.
“Bu ülkede yapılan beden deldirmelerinin yansı profesyonel değil amatör kişilerce yapılmaktadır,” diyor Pittsburg Üniversitesi Dişçilik Bölümü profesörlerinden Dennis Ranalli. “Çocuklar bunu kendi aralarında yapmaktadırlar.” Gerçekten de internetten yetmiş beş dolara deldirme işlemi için gerekli olan aletleri içeren bir “pier-cing kit”i almak olasıdır. Bu kitin içinde antiseptik yoktur.
“Şu anda bana gelen bir hastam topluiğneyle gözkapaklannı delmiş. Şimdi gözkapaklan iltihap ve enfeksiyon içinde,” diyor dudaklara yapılan piercing’i inceleyen Dr. Ranalli. Profesörün bizlere piercing’le ilgili anlatacağı birçok korku dolu öykülerden biri de Ludwig anjini (alt çene açısı civarında ağız zemininin flegmonu) ile bakterilerle ilgili endokard iltihabı (kalp dokularının enfeksiyonuydun Dr. Ranalli piercing aracılığıyla HTV mikrobunun bulaştığını, dudak piercing’iyle kan basıncının yükseldiğini belirtiyor.
“Bu tür belirtileri yalnızca piercing yaptırdığınız bölgede hissedip, “Ah, dilim acıyor,” gibilerinden şikâyetlerle sınırlı kalmaz,” diyerek şöyle devam ediyor Dr. Ranalli. “Bu tür şikâyetler çok ciddi, yaşamı tehdit edici boyutta olabilir. Bu tür şikâyetlerin tedavisi de sanıldığı kadar kolay değildir.” Dr. Ranalli korktukları için dişçiye gitmeyen, ama en ilkel koşullarda piercing yaptıran çocuklann durumuna hayret ediyor. “Dişçiye gitmiyorlar ama dillerine kocaman bir delik açmaktan da korkmuyorlar. İşte bu çok garip,” diyor Dr. Ranalli.
Oregon Sağlık Bakanlığı’nın yaptığı bir araştırma bedenin herhangi bir verine yaptırılan piercing’in enfeksiyona neden olma olasılığı kulak memesinin delinmesiyle oluşacak sorunlardan yüzde 50 daha fazla olduğunu ortaya çıkarmıştır.
Vitamin için doğru adres: zeytinyağı
E Vitamini: Zeytinyağı bol E vitamini içeriyor. Bu vitaminin ise pek çok yararı var: Hücre zarını stabilize ederek, erken yaşlanmaya engel oluyor. Serbest radikalleri nötralize ederek, hücrelerimize zarar vermelerini engelliyor. Aynı şekilde, alyuvarlarımızın yıkımını önlüyor. Beyin, karaciğer, ve kan damarları da E vitamini koruması altında. Kötü huylu (LDL) kolesterolün damar sertliği yapmasını engelliyor. Böylece yüksek tansiyon, kalp krizi, felç gibi hastalıklar önlenmiş oluyor. Kolesterol sinir hücrelerinin izolasyonunu sağlıyor.
Kolesterolün okside olması, beyin hücreleriyle ilgili Parkinson, Alzheimer gibi hastalıklara neden oluyor. Bunların önlenmesinde e vitamini büyük rol oynuyor. E vitamini bağışıklık ve savunma sistemini güçlendiriyor, böylece enfeksiyon hastalıklarından koruyor. Güçlü, sağlıklı ve güzel bir cilt için de E vitamini dolayısıy-lada zeytinyağı gerekli E vitamini azlığı kısırlıkta da negatif bir rol oynuyor.
A Vitamini: Zeytinyağı A vitamini açısından da oldukça zengin bir yağ. Yağda erimiş olmadıkça bağırsaklarda emilmeyen bu vitamin, zeytinyağından alındağında vücut tarafından kolayca emiliyor. A vitamini eksikliğinde görme bozuklukları oluşuyor. Vücudumuzu dıştan örten derinin oluşumu ve sağlık kalması, için de bu vitamin gerekli. Aynı şekilde burun, ağız, yemek -borusu, mide, bağırsaklar ve vajina iç derisinin sağlıklı olması için yine bu vitamin gerekli. A vitamini kıkırdak dokusunun da vazgeçilmez destekleyicidir. Güzel bir cilt, sağlıklı salar ve kuvvetli tırnaklar için A vitaminin ihtiyacımız var. A vitaminin ön maddesi olan Betakaroten en kuvvetli antioksidan vitaminlerin başında geliyor.
D Vitamini: Zeytinyağı D vitamini açısından da zengin. Bu vitaminin en büyük vazifesi; kalsiyum ve fosforun emilimini sağlayıp, kemik oluşumunu ve büyüme çağından sonra da onların devamlı şekilde güçlü kalmasını sağlamak. Gelişme çağında bu vitamin yeterince alınmızsa, yumuşak kalan kemikler ki bilhassa bacaklar, vücut ağırlığından dolayı deforme oluyor. 0 ve X bacak şeklini alır ki, bu durum tıpta “raşitizim” olarak adlandırılıyor. D vitaminine yaşamımızın her safhasında ihtiyacımız var.
Daha az stres (daha iyi olmak, mutlu olmak)
Çok uygunsuz bir beslenmeniz ve çok fazla serbest radikal üretiminiz varsa (bunlar yaşlanmamızı hızlandırırlar) ikinci olarak kuşkusuz stres de vardır. Birçok şekilde karşımıza çıkabilir, ofisimizdeki meslektaşlarımızla hoşgörümüzü ortadan kaldırır, arzularımızı yok eder, şehirlerimizdeki gürültü gibi küçük şeylere durmadan sinirleniriz, (treni kaçırmak, bir sakızın üzerine basmak, bir fermuarı açarken sıkıştırmak…) kişilere sinirlenmek vs. Uzmanların görüşüne göre stres bir uyumdan ya da değişimden önce her zaman başa gelen bir şeydir. Stres hem iyi hem de kötü olarak hayatımızda yer alır. Değişim boyunca stresli olmak pozitif olarak değerlendirilebilir (bir evlilik, taşınma) ya da kötü stres (boşanma, işten çıkarılma).
Günlük dilde, “stres” tanımı her zaman negatif bir anlam içerir, “stres” genellikle uyum kapasitesizliği olarak nitelendirilir. Bir nedene ya da başka bir şeye ulaşmadan, bir durumdan kaynaklanan ve hayatımızı bozan bu durumdan kurtulmamız gerekir.
Çünkü stresin ötesinde önemli olan tepki gösterme biçimi-mizdir. Gerçekte çok fazla stres yaşarız ve bunlar son derece doğaldır, ama bazı insanlarda bu önemlidir, durumlarını yansıtırlar, aşırılık davrnırlar, bazılarıysa bu sınavlardan geçerken zorlansa da kimseyi suçlamazlar. Bu iki uç arasında diğerleri bizler ve sizler varsınız ve düşlerimizi az ya da çok ruh sağlığımızı, sağlığımızı, neşemizi aynı zamanda isteklerimizi etkileyen stres var.
***********************************************************************
Günlük dilde, “stres” tanımı her zaman negatif bir anlam içerir, “stres” genellikle uyum kapasitesizliği olarak nitelendirilir. Bir nedene ya da başka bir şeye ulaşmadan, bir durumdan kaynaklanan ve hayatımızı bozan bu durumdan kurtulmamız gerekir.
Çünkü stresin ötesinde önemli olan tepki gösterme biçimi-mizdir. Gerçekte çok fazla stres yaşarız ve bunlar son derece doğaldır, ama bazı insanlarda bu önemlidir, durumlarını yansıtırlar, aşırılık davrnırlar, bazılarıysa bu sınavlardan geçerken zorlansa da kimseyi suçlamazlar. Bu iki uç arasında diğerleri bizler ve sizler varsınız ve düşlerimizi az ya da çok ruh sağlığımızı, sağlığımızı, neşemizi aynı zamanda isteklerimizi etkileyen stres var.
***********************************************************************
Doğanın eczanesinden
Un: Yapıldığı tahılın besin değerlerini içerir. B vitaminleri, E vitamini, demir ve magnezyum açısından oldukça zengindir.
Karaciğer: Bağışıklık sistemi, cilt ve keskin gözler için gerekli olan A vitamini açısından zengindir. Küçük bir porsiyonu, günlük A vitamini ve demir ile aylık B12 vitamini ihtiyacını giderir.
İdrar yollan
Nane: İdrar söktürücü özelliğe sahiptir. İçerdiği mentol, midenin normal işlevini görmesine neden olur. Vücuda giren grip mikrobuna karşı savaştığı gibi, ileri yaşlarda ülsere yakalanma riskini de azaltır. Sabahları mide bulantısını keser. Nane çayı, baş ağrısı, stres gibi hastalıkların yanı sıra mide yanmasına da birebirdir.
Ancak nane çayını aç karnına değil tok karnına için.
Elma: İçindeki C vitamini ve pektin oldukça faydalıdır. Kolestrolü düşürür, sindirim sistemini düzenler ve idrar ve hacet yollarındaki sorunları giderir.
Kepekli ekmek: B3 vitamini, demir, potasyum ve folik asit içerir. Günde 2 dilim yemek iyi gelir. Fazlası idrar yollarına zararlıdır.
Karın ağrısı
Papatya Çayı: Bağırsak yollarında toplanan gazı çıkartır, sindirim sistemini düzenler, mide ağrısını keser.
KAYNAK : http://www.saglikbilgisi.gen.tr/doganin-eczanesinden.html
26 Haziran 2010 Cumartesi
Doktor, Çocuğum Cok Yaramaz!...
Hazırlayan: Doç. Dr. Sadi Akşit
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediyatri Anabilim Dalı
Çocuk eğitiminde cezanın yeri
İyi davranışların takdir edilmesi
Çocuğa değişik seçenekler sunmak
Yapılması istenen davranışı bir oyuna dönüştürmek
İleriye dönük plan yapmak
Olumlu davranışını takdir etmek
1. Doğal sonuçlar
2. Mantıklı sonuçlar
3. Çocuğun çok istediği bir şeyi kısıtlamak
4. Belli bir süre bir yerde bekleme cezası
Etkili bir eğitim için bazı öneriler
Çocuk eğitiminde tokatın yeri var mı?
Çocuğa hangi davranışlarının iyi, hangi davranışları yapmaması gerektiğini öğretmek ebeveynlerin görevidir. Bunların çocuğa öğretilmesi aslında sanıldığı kadar zor değildir, ancak biraz sabır gerektirir. Özellikle küçük çocukların öğrenmesi zaman aldığından, hatalı bir davranışı değiştirmek genellikle birkaç haftalık bir çalışmayı gerektirir. Bunun için acele edip hemen ümitsizliğe kapılmamalıdır.
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediyatri Anabilim Dalı
Çocuk eğitiminde cezanın yeri
İyi davranışların takdir edilmesi
Çocuğa değişik seçenekler sunmak
Yapılması istenen davranışı bir oyuna dönüştürmek
İleriye dönük plan yapmak
Olumlu davranışını takdir etmek
1. Doğal sonuçlar
2. Mantıklı sonuçlar
3. Çocuğun çok istediği bir şeyi kısıtlamak
4. Belli bir süre bir yerde bekleme cezası
Etkili bir eğitim için bazı öneriler
Çocuk eğitiminde tokatın yeri var mı?
Çocuğa hangi davranışlarının iyi, hangi davranışları yapmaması gerektiğini öğretmek ebeveynlerin görevidir. Bunların çocuğa öğretilmesi aslında sanıldığı kadar zor değildir, ancak biraz sabır gerektirir. Özellikle küçük çocukların öğrenmesi zaman aldığından, hatalı bir davranışı değiştirmek genellikle birkaç haftalık bir çalışmayı gerektirir. Bunun için acele edip hemen ümitsizliğe kapılmamalıdır.
Çocuklarda Uyku Sorunları
Hazırlayan: Doç. Dr. Selahattin Şenol
Çocuklarda uykuya dalma zorlukları
Gece terörü (night terror)
Sıkıntılı düşler
Uyurgezerlik
Uyku karmaşık, beyin işlevi ve psikoloji ile ilgili yaşamsal bir durumdur. Dış etkenlere açık, bireyin duygusal ve içgüdüsel yaşamıyla ilgili gelişimsel bir işlevdir. Şu üç dönemi içermektedir: Bunlar uykuya dalma, rüyasız uyku ve rüyalı uyku dönemleridir. Uykuya dalma döneminde yavaş yavaş çevre ve beden ile ilgili algılar azalarak kişi uyku dönemine geçmektedir. Rüyasız uyku dönemi bedenin temel yapı taşları olan proteinlerin yeniden oluşturulduğu ve kişinin fiziksel yorgunluğunu atarak dinlenmeyi sağlayan dönemdir. Ayrıca bu dönemde büyüme hormonu salgılanır. Rüyalı uyku dönemi, uyuyan kişide göz kapaklarında ve gözlerinde hareketlerin başlaması ile fark edilir. Rüyalar başlar, bu dönemde görülen rüya ile uyumlu olarak beden hareketlerinin ortaya çıkmaması için kasların gerginliği kaybolmuştur. Eğer böyle bir düzenleme olmasaydı gördüğümüz rüya ile hareket edecek, hatta yataktan kalkıp dolaşacaktık. Bu özellik yenidoğan bebeklerde tam oluşmadığından el ve ayaklarda ya da yüzde, bazen gövde de küçük hareketler olabilmektedir. Bu dönem doğumda yaklaşık uykunun yarısını oluşturmakta, bir yaşından sonra ise erişkindeki gibi yaklaşık uykunun beşte birine düşmektedir. Uykunun rüya döneminde bir çok ruhsal olay gerçekleşmektedir. Bu dönemde gerilimler boşalmakta ya da serbestleşmekte, hatırlanan her şey ve gündüz yaşananlar birbirine bağlanarak, programlanmaktadır. Gündüz uyanık iken algılanan duyumlar rüya aracılığıyla yapılanırlar. Yenidoğanlarda ve bebeklerde rüyalar, uykuya daldıktan 30-45 dakika sonra, büyük çocuklarda ise 120 dakika sonra ortaya çıkmaktadır.
Çocuklarda uykuya dalma zorlukları
Gece terörü (night terror)
Sıkıntılı düşler
Uyurgezerlik
Uyku karmaşık, beyin işlevi ve psikoloji ile ilgili yaşamsal bir durumdur. Dış etkenlere açık, bireyin duygusal ve içgüdüsel yaşamıyla ilgili gelişimsel bir işlevdir. Şu üç dönemi içermektedir: Bunlar uykuya dalma, rüyasız uyku ve rüyalı uyku dönemleridir. Uykuya dalma döneminde yavaş yavaş çevre ve beden ile ilgili algılar azalarak kişi uyku dönemine geçmektedir. Rüyasız uyku dönemi bedenin temel yapı taşları olan proteinlerin yeniden oluşturulduğu ve kişinin fiziksel yorgunluğunu atarak dinlenmeyi sağlayan dönemdir. Ayrıca bu dönemde büyüme hormonu salgılanır. Rüyalı uyku dönemi, uyuyan kişide göz kapaklarında ve gözlerinde hareketlerin başlaması ile fark edilir. Rüyalar başlar, bu dönemde görülen rüya ile uyumlu olarak beden hareketlerinin ortaya çıkmaması için kasların gerginliği kaybolmuştur. Eğer böyle bir düzenleme olmasaydı gördüğümüz rüya ile hareket edecek, hatta yataktan kalkıp dolaşacaktık. Bu özellik yenidoğan bebeklerde tam oluşmadığından el ve ayaklarda ya da yüzde, bazen gövde de küçük hareketler olabilmektedir. Bu dönem doğumda yaklaşık uykunun yarısını oluşturmakta, bir yaşından sonra ise erişkindeki gibi yaklaşık uykunun beşte birine düşmektedir. Uykunun rüya döneminde bir çok ruhsal olay gerçekleşmektedir. Bu dönemde gerilimler boşalmakta ya da serbestleşmekte, hatırlanan her şey ve gündüz yaşananlar birbirine bağlanarak, programlanmaktadır. Gündüz uyanık iken algılanan duyumlar rüya aracılığıyla yapılanırlar. Yenidoğanlarda ve bebeklerde rüyalar, uykuya daldıktan 30-45 dakika sonra, büyük çocuklarda ise 120 dakika sonra ortaya çıkmaktadır.
Çocuklarda Sık Görülen Hastalıklar
Hazırlayan: Prof. Dr. Mehmet Ömür
VKV Amerikan Hastanesi Klinik Şefi
Nezle
Orta Kulak İltihabı
Sinüzit
Anjin
Farenjit
Bronşit
Nezle
Burun havanın vücuda giriş kapısıdır, burada hava ısıtılır, tozlarından arındırılır ve nemlendirilerek akciğer için uygun hale getirilir. Havanın burun içinden rahat geçebilmesi için üç koşul vardır. Birinci olarak, burun yapısının düzgün olup burun etlerinin normal büyüklükte olması gerekir. İkinci olarak, burun mukozasının sağlıklı olması, üçüncüsü ise, burun salgılarının akışkan olması gereklidir.
Burun mukozasından rinovirüs ailesinden bir virüs girdiği zaman nezle oluruz. Burun tıkanır, akar, hafif ateş ve halsizlik hissedilir. Nezle iyi tedavi edilmediği durumlarda orta kulak iltihabına, sinüzite veya bronşite yol açabilir. Burun açıcı ilaçlar şurup veya damla olarak 2-3 gün kullanılmalıdır. Ayrıca ateş düşürücü, ağrı kesici ilaçlar kullanılabilir.
VKV Amerikan Hastanesi Klinik Şefi
Nezle
Orta Kulak İltihabı
Sinüzit
Anjin
Farenjit
Bronşit
Nezle
Burun havanın vücuda giriş kapısıdır, burada hava ısıtılır, tozlarından arındırılır ve nemlendirilerek akciğer için uygun hale getirilir. Havanın burun içinden rahat geçebilmesi için üç koşul vardır. Birinci olarak, burun yapısının düzgün olup burun etlerinin normal büyüklükte olması gerekir. İkinci olarak, burun mukozasının sağlıklı olması, üçüncüsü ise, burun salgılarının akışkan olması gereklidir.
Burun mukozasından rinovirüs ailesinden bir virüs girdiği zaman nezle oluruz. Burun tıkanır, akar, hafif ateş ve halsizlik hissedilir. Nezle iyi tedavi edilmediği durumlarda orta kulak iltihabına, sinüzite veya bronşite yol açabilir. Burun açıcı ilaçlar şurup veya damla olarak 2-3 gün kullanılmalıdır. Ayrıca ateş düşürücü, ağrı kesici ilaçlar kullanılabilir.
Tatil ve Ruh Sağlığı
Hazırlayan: Doç. Dr. Selahattin Şenol
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Bölümü
Yaz tatili ile birlikte hekimler çocuk ve ergenlerin sağlığı konusunda birçok uyarıda bulunmaktadırlar. Ozon tabakasında meydana gelen olumsuz değişikliklerle birlikte güneşin zararlı etkileri; şapka kullanma, güneş gözlüğü seçilmesi ve en uygun güneş yağının özellikleri gibi. Bunun dışında tatil bölgelerinde olabilecek haşere ve zehirli hayvan sokmalarına ya da sıvı ve gıda alımına ilişkin öneriler, allerjiler, su sporlarına ilişkin kaza ya da diğer tehlikeler gibi.
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Bölümü
Yaz tatili ile birlikte hekimler çocuk ve ergenlerin sağlığı konusunda birçok uyarıda bulunmaktadırlar. Ozon tabakasında meydana gelen olumsuz değişikliklerle birlikte güneşin zararlı etkileri; şapka kullanma, güneş gözlüğü seçilmesi ve en uygun güneş yağının özellikleri gibi. Bunun dışında tatil bölgelerinde olabilecek haşere ve zehirli hayvan sokmalarına ya da sıvı ve gıda alımına ilişkin öneriler, allerjiler, su sporlarına ilişkin kaza ya da diğer tehlikeler gibi.
Yenidoğan Bebeğin Bakımı
Hazırlayan: Dr. Canan Türkyılmaz
Gazi Üniv. Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı
1. Yeni doğanın doğar doğmaz emmeye başlaması öneriliyor. İlk 24-48 saatte anne sütünün çok az ve yetersiz olması halinde, bebekte hipoglisemi ve başka sorunlar olur mu? Olursa bunu önlemek için ne yapmalıdır?
Miadında yeni doğanların, annenin sütü ilk 48-72 saatte yetersiz bile olsa vücut depoları yeterli olduğundan şekerli su, mama gibi bir desteğe gereksinimleri yoktur. Ama prematüre, intrauterin gelişme geriliği olan bebekler hipoglisemi ve diğer sorunlara daha eğilimlidirler. Böyle bebeklerin kan şekeri izlemi yapılmalı; yapılamıyorsa anne sütü miktarı artana kadar birkaç gün aralıklı ağızdan % 10 dekstroz ya da uygun formül mamalar verilmelidir.
2. Yeni doğanın göbek bakımı nasıl yapılmalıdır?
Yenidoğanın göbek bakımı için alkol, betadine, battikon gibi solüsyonlar kullanılabilir. Hiçbir şey sürülmemesini önerenler de vardır.
Gazi Üniv. Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı
1. Yeni doğanın doğar doğmaz emmeye başlaması öneriliyor. İlk 24-48 saatte anne sütünün çok az ve yetersiz olması halinde, bebekte hipoglisemi ve başka sorunlar olur mu? Olursa bunu önlemek için ne yapmalıdır?
Miadında yeni doğanların, annenin sütü ilk 48-72 saatte yetersiz bile olsa vücut depoları yeterli olduğundan şekerli su, mama gibi bir desteğe gereksinimleri yoktur. Ama prematüre, intrauterin gelişme geriliği olan bebekler hipoglisemi ve diğer sorunlara daha eğilimlidirler. Böyle bebeklerin kan şekeri izlemi yapılmalı; yapılamıyorsa anne sütü miktarı artana kadar birkaç gün aralıklı ağızdan % 10 dekstroz ya da uygun formül mamalar verilmelidir.
2. Yeni doğanın göbek bakımı nasıl yapılmalıdır?
Yenidoğanın göbek bakımı için alkol, betadine, battikon gibi solüsyonlar kullanılabilir. Hiçbir şey sürülmemesini önerenler de vardır.
Bebek Besleme Teknikleri
Hazırlayan: Dyt. Nurten Budak
Anne Sütü ile Beslenme Tekniği
Bebeğe doğar doğmaz verilecek ilk gıda anne sütü olmalıdır. Bebek bu şekilde ilk aşısını almış olur. Çünkü anne sütü içinde mikroplara karşı koruyucu maddeler vardır ve bebeğin tüm bağırsaklarını kaplayarak bazı hastalıklara karşı korunmasını sağlar.
Bebek doğumdan sonra ağladıkça emzirilmelidir. Emzirme aralarının üç saati geçmemesine dikkat edilmelidir.
Anne Sütü ile Beslenme Tekniği
Bebeğe doğar doğmaz verilecek ilk gıda anne sütü olmalıdır. Bebek bu şekilde ilk aşısını almış olur. Çünkü anne sütü içinde mikroplara karşı koruyucu maddeler vardır ve bebeğin tüm bağırsaklarını kaplayarak bazı hastalıklara karşı korunmasını sağlar.
Bebek doğumdan sonra ağladıkça emzirilmelidir. Emzirme aralarının üç saati geçmemesine dikkat edilmelidir.
HIV/AIDS ve Korunma
HIV/AIDS ve Korunma
Hazırlayanlar:
Prof. Dr. Serhat Ünal,Hacettepe AIDS Tedavi Araştırma Merkezi (HATAM) Müdürü
Dr. Aygen Tümer, Hacettepe AIDS Tedavi Araştırma Merkezi (HATAM) Koordinatörü
Dünyada HIV/AIDS
Türkiye’de HIV/AIDS
HIV/AIDS'in Bulaş Yolları ve Korunma
Cinsel yolla bulaşma
Kan ve kan ürünleri ile bulaşma
Anneden bebeğe bulaşma
Sağlık personeline bulaşma
2000'li yıllara girerken dakikada 11 yeni olgunun aramıza katıldığı çağımızın salgını olarak kabul edilen hastalık, AIDS. İlk defa 1981 yılında Amerika Birleşik Devletleri'nde ve Haiti'den gelen göçmenlerde ender rastlanan Pneumocystis carinii pnömonisi (PCP) ve Kaposi sarkomu (KS) olgularının saptanması ile AIDS, "Edinsel İmmün Yetmezlik Sendromu" tanımlanmıştır. PCP ve KS olguları o tarihe kadar tek tek olarak görülmekte ve herhangi bir sorun olmamakta idi. Aynı tarihlerde Amerika Birleşik Devletleri'nde sağlık merkezi klinisyenleri ve epidemiyologlar özellikle genç homoseksüel erkeklerde, birlikte görülen hastalık tablolarını fark etmişler ve bu olguları Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezine (Center for Disease Control and Prevention-CDC) bildirmişlerdir. 1981 yılının Haziran ayında sürveyans çalışmaları başlamış ve Şubat 1983 tarihine dek 1000 HIV/AIDS olgusu bildirilmiştir.
Hazırlayanlar:
Prof. Dr. Serhat Ünal,Hacettepe AIDS Tedavi Araştırma Merkezi (HATAM) Müdürü
Dr. Aygen Tümer, Hacettepe AIDS Tedavi Araştırma Merkezi (HATAM) Koordinatörü
Dünyada HIV/AIDS
Türkiye’de HIV/AIDS
HIV/AIDS'in Bulaş Yolları ve Korunma
Cinsel yolla bulaşma
Kan ve kan ürünleri ile bulaşma
Anneden bebeğe bulaşma
Sağlık personeline bulaşma
2000'li yıllara girerken dakikada 11 yeni olgunun aramıza katıldığı çağımızın salgını olarak kabul edilen hastalık, AIDS. İlk defa 1981 yılında Amerika Birleşik Devletleri'nde ve Haiti'den gelen göçmenlerde ender rastlanan Pneumocystis carinii pnömonisi (PCP) ve Kaposi sarkomu (KS) olgularının saptanması ile AIDS, "Edinsel İmmün Yetmezlik Sendromu" tanımlanmıştır. PCP ve KS olguları o tarihe kadar tek tek olarak görülmekte ve herhangi bir sorun olmamakta idi. Aynı tarihlerde Amerika Birleşik Devletleri'nde sağlık merkezi klinisyenleri ve epidemiyologlar özellikle genç homoseksüel erkeklerde, birlikte görülen hastalık tablolarını fark etmişler ve bu olguları Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezine (Center for Disease Control and Prevention-CDC) bildirmişlerdir. 1981 yılının Haziran ayında sürveyans çalışmaları başlamış ve Şubat 1983 tarihine dek 1000 HIV/AIDS olgusu bildirilmiştir.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Özel Arama